Salı, Eylül 28, 2004

ÖYKÜ YAZMAK

Adam altında ezildiği sorunları yetmiyormuş gibi, son altı gündür büyük bir yeni gerilim yaşıyordu. Bir yıldır, yirmi kadar arkadaşı ile heyecanla uğraştıkları Edebiyat çalışma gurubu giderek olgunlaşmış, bir de Öykü Atelyesi kurmaya karar vermişler, son birlikteliklerinde de, bir sonraki Çarşamba toplantısına kadar birer öykü yazmaya karar vermişlerdi. Karar verildiği anda, bilincinde veya bilinçaltında bir ÖYKÜ sorunu oluşmuş, gördüğü, hatırladığı ve yaptığı herşeyi “ Acaba bundan doğru bir öykü olur mu ? “ diye de sorgulamaya başlamıştı. 57 yıllık, hareketli de geçmiş ömründe başından geçenleri durmadan tarıyor, her gün yüzlerce öykü konusu buluyor, sonra herbirini bir başka nedenle olmazlayıp duruyordu. Çevresinde her an en az bir etkileyici öykü konusu görüyor, kafasında öyküyü alelacele yazmaya çalışıyor, ama nerede ise eşzamanlı olarak, ya konuyu kısa bir öyküde iyi anlatamayacağını farkediyor, ya imgelemeleri beceremiyeceğini düşünüyor, ya da gereken kelimeleri yanyana dizemediği için yeni bir konu aramaya başlıyordu.

Hafta yoğun da geçtiği, bir yığın çok ilginç olayla da karşılaştığı halde, nedense bu yüzlerce olaydan bir türlü bir öykü oluşmuyordu. Tam usta bir öykü yazarı arkadaşından kılavuzluk istemeyi tarttığı bir sırada, internette Edebiyat grubundan bir arkadaşı ile karşılaştı. “Çarşamba toplantıya geliyormusun ? “ sorusuna “ Salı akşamı yurt dışından misafirlerim geliyor, toplantıya da herhalde katılamam.” cevabını yazdı, yazdığı cevabı ekranda gördüğünde bilinci de açıldı. Salı akşamı misafirleri geliyordu, Çarşamba toplantısına gidemeyeceğine göre öykü yazması de gerekmezdi ki ....

Öykü yazma sorunu aşılmıştı işte, derin bir nefes aldı, kısa süren hafifleme hissinin ardından yine günlük sorunlarına geri dönmek sorunda olduğunu farketti..

Doğan Bermek