Salı, Şubat 08, 2005

AYSEL – RIDVAN
Aklı erdi ereli adını sevmemişti . Aysel! Yalnız “ay” , ya da yalnız”sel” olsa, bir ayrıcalığı olurdu. Ayın seli mi olur? Ayışığı, Dolunay, Ayça varken, “Aysel”!!!
Dedesi Cahide Sonku’ya hayranmış, Muhsin Ertuğrul, “Bataklı Damın Kızı Aysel”i köylerinde çekmiş, ilk toruna isim koyarken dede ne derse o olurmuş...Bunlara karşı değildi, ama sevmiyordu adını. Aslında sevmediği neydi, onu da irdelemiyordu doğrusu.

O doğmadan büyük şehre göçmüş, burada kendilerine yer edinmeye çalışmış, kendi halinde bir ailesi vardı. Ondan başarı bekleyen, sevgisini göstermeyi bilmeyen bir babası, kendini ev işlerine kaptırmış, ilgiyi ve sevgiyi çok yemek yedirmek sanan bir annesi vardı.

Aysel adını sevmezdi ve Aysel bir deri bir kemik dedikleri türden zayıftı.

Aysel’in aslında kendini sevmediğini, ilk farkeden Rıdvan oldu. Sevgisiz, hoşgörürüsüz büyümüştü Aysel. Güzeldi. Gelincik narinliğindeki bedenini, kuru bir ağaç gibi görse de, güzeldi. Ne kendindeki güzelliği, ne de ona sevgiyle bakan gözleri görüyordu. Öylesine sevgi cahiliydi Aysel.

Rıdvan adını severdi. Adının yüklediği hoşgörülülük, olgunluk, çocukluğundan beri babasından dinlediği öykülerle pekişmiş, genç yaşta Bektaşi kültürünü, geleneğini özümsemişti. Sabırla, sevgiyle izliyordu Aysel’i, bekliyordu. Birgün nasılolsa görecekti Aysel.

Aşklarını sunanlar oluyordu Aysel’e. Aysel her ilginin peşinden gidiyordu ama beceremiyordu. Başarısızlıklarını, düşkırıklıklarını, en yakın dostuna, Rıdvan’a anlatıyordu. Rıdvan sabırla dinliyor, Aysel’e asla kızamıyor, sevgisini içinde büyüttükçe büyütüyor, bekliyordu.

Aşka dair ne edeceğini bilmezken, artık evlilik zamanı da gelmişken, birileri akıl verdi Aysel’e. Kendi göremezken geleceğini, gitti geleceği gören uzman birine!

Falcı kadının gözlerinde kayboldu, Aysel! Beyazından taşan bir derin maviydi ki ürküten, kadının her dediği iliklerine işledi. Gelecekteki yaşamıyla ilgili çok şey anlattı falcı kadın. En önemlisini en sona bıraktı. Dedi ki, evleneceği adamın adının içinde, doğduğu kentin adı olacak!

Aysel’in aklı zaten takılıyken, insanlar ve adları arasındaki bağlara, falcı da tüy dikti bu takıntıya!

Aysel önce Ercan’ı kestirdi gözüne. Sonra Fethi’yi...Sonra Arda’yı...Yanlışını farketti. Kentin adı içinde saklı bir ad değildi, aradığı. Evleneceği kişinin adı içinde, kentin adı olacaktı. Aydın olabilir miydi? Aydın’la Aysel, hoş olabilirdi. Aydın’la da anlaşamadı. Zaten kentin adı, adın tümünü oluşturuyordu. Bunları Rıdvan’a asla anlatmadı.

Aysel yine bunalmış, kızgın, küskün, sığınmışken Rıdvan’a, hep kendini anlatırken, acırken kendine, nerden ve nasıl bir gücün etkisiyle olduysa oldu; hep kendinin konuştuğunu, Rıdvan’ın dinlediğini, Rıdvan’ı pek de tanımadığını farketti. Rıdvan da, kaçırmadı fırsatı, başladı anlatmaya: Babasının öykülerini, ailesini, törelerini, hayata bakışlarını, gezdikleri yerleri, doğduğu kenti...
Doğduğu kent? Van mı dedi???

VİLDAN ERTÜRK