Pazartesi, Şubat 07, 2005

ELEŞTİRİYE ÖYKÜ

Sıcak yaz gecesinde Rıdvan yine uyuyamamiştı. Aysel’i rahatsız etmemeye çalışarak bir kere daha döndü yatağında, onun bedenini yakınında her farkettiğinde olduğu gibi yine heyecanlandı, sarılmak istedi ama uyandırmaktan çekinerek kendini tuttu. Elini onun sıcaklığını duyabilecek kadar yakına götürdü hafifçe, içi ısındı. Derin derin uyuyan Aysel’i seyretti biraz. Neden bu kadını böylesine sevdiğini düşünmek veya sorgulamak Rıdvan’ın aklına bile gelmez, onunla olmak nefes almak kadar doğal gelirdi Rıdvan’a. Yaşamında Aysel’in varlığı öyle büyük bir armağan idi ki......
Rıdvan yine Aysel’i geceleri uyurken seyrederek sevdiği zamanlardan birini yaşıyordu. Aysel’in yaşama bakış tarzı, bir sorunda kendisini haklı bulduğu zaman, farkında olmadan da olsa etrafındakilere sert davranması, Rıdvan ‘ın asla kullanmayacağı sertlikte sözler söylemesi, Rıdvan ‘ı derinden yaralar, öyle zamanlarda bazen saatlerce, bazen gecelerce Aysel ‘in davranışındaki haklı yanları bulmaya uğraşırdı.
Şimdi de Aysel’in geçen gün evdeki temizlikçi ile tartışması zaman zaman aklına geliyor, olay ikisi arasında kapanmış olsa da, Aysel ile Melek hanım yine birbilerine eski sıcaklık ve yakınlıklarında davransalar da, Rıdvan sık sık yaptığı gibi, bir yandan dualarına küçük ekler yaparak Aysel’in affını diliyor, bir yandan da Aysel‘i kırmadan Melek hanımın, kırılmış olduğuna inandığı, onurunu nasıl tamir edeceğini bilememenin çaresizliğini yaşıyordu.
Kendisine yönelmese de, bir insana yönelik aşağılama içeren sözler, o sertlik, o hırçınlık Rıdvan ‘ı bu tür olayların her yaşanışında olduğu gibi yine derinden yaralamıştı.
Aysel ise, çoğu kez olduğu gibi, bu olayın da Rıdvan ‘da doğurduğu sarsıntıyı yine farketmemişti. Rıdvan olaydan sonra, akşam Aysel hızlı hızlı olanları konuşup anlatırken, bir yandan dinlemiş ama daha çok da Aysel’in en çok sevdiği yerlerine yani dizkapaklarına, ellerine, gözlerine yoğunlaşmış bir dikkatle bakarak, onun sesini bir şarkı gibi dinlemeye çalışarak, kısaca olay ile Aysel arasındaki bağı görmemeye çalışarak, kendisinin bu kadar doğal bir parçasının, yani Aysel ‘in, bu sertlik ve kırıcılıklarını görmemeye, unutmaya ve onun nerede haklı olduğunu bulup çıkatmaya çalışıyordu.
Diğer yandan, babasından sık sık duyduğu “ bilmeden hata yapanlar masumdur” sözüne dayaanarak , Aysel’i haklı ve masum bulacak nedenler arıyor, bulduğu nedenleri irdeliyor, bazen haklı da buluyor, Aysel bilmese de, onun üzerinden babasının “Kul Hakkı” dediği yükün kalkması için dua etmekten kendini alamıyor, diğer yandan da Melek hanımın kırılan onuru için neler yapabileceğini düşünmeye devam edip duruyordu. Aslında olay ikisi için kapanmış olsa da, Rıdvan’ı zorlamaya bir süre daha devam edecekti. Hep böyle oluyordu zaten.
Gülbaba Tekkesi ‘nin dervişlerinden babası Hamdi efendi ve dostlarının uzun sohbetlerinden ruhunda ve aklında yer etmiş olan Bektaşi söylemleri, böyle zamanlarda, yeni kırgınlıklara yol açmadan kırılmış olanları onarmak isteğini körükler, ama anlamayana açılamamanın, kendini bir türlü ifade edememenin ağırlığı altında ezilir dururdu Rıdvan.
Üstelik Aysel‘in bir süre sonra kızgınlığı veya gerginliği geçiyor, neşesi yerine geliyor, Rıdvan ise günlerce olayın etkisi altında kalmaya devam ediyordu. Ama bütün bunlar Rıdvan’ın sorunları idi, çünkü Aysel, doğası gereği olsa gerek, bu sert patlamalarından sonra kalıcı bir rahatsızlık yaşamıyor, yaşam eskisi gibi devam edip gidiyordu. Dün akşam geldiğinde, Aysel ile Melek hanım neşe ile sohbet ederlerken de bunu düşünmüştü aslında. Yaşam sanki kendisinin dışında kurallarla sürüyor, herkes bir şekilde mutlu oluyordu.
Aysel yan dönerken omuzu Rıdvan ‘ın eline değdi, Rıdvan elini çekmedi, yumuşakça okşadı omuzunu. Aysel Rıdvan’a sokuldu, sırtını yasladı, Rıdvan sımsıkı kucakladı Aysel’i, bağrına bastı, Aysel başını çevirdi, öpüşmeye başladılar.

DOĞAN BERMEK