Pazartesi, Ekim 24, 2005

Tanrı İstemezse Yaprak Düşmezmiş
Mevzuya çeyrek kala, günlerden pazar, yarınlardan pazartesi, öleyazmanın matinesi... Bir piliçle gözgöze geliyoruz, hakiki bir piliç. Hemcinslerinin canlılığı var üzerinde. Kifayetsiz bir uçuş yapıyor, Tanrının şehrindeki çocuklar ellerinde silahlar pilicim pilicim koşarım peşinden diyerekten pilice plonjon yapıyorlar. Tanrı'nın çocuklarının elleri, belleri silah dolu. Silah orak gibidir; sokaklardaki çamurdan daimi kara haleyi biçer ve eğlence aracıdır. Acımasızlığın ortasında parçalanır yalnızlık hissi öldür ki saygı duysunlar değil mi... Bir randevuevi erketeye yatmış Muskalı Zip zamanı gelmediği halde zarbo manyeli veriyor. Mangizlerle otomatik tabanca, müşterilerle kevaşeler, çocuk öldürmeye aç; nefret bilenmiş bir geri dönüştür... Cigavuz: Biraz paralanayım bu işleri bırakıp kenara çekileceğim. Cigavuz'un kur yaptığı sevgili adayı: Haydut bırakmaz ara verir. (Keees kes kes! Sen kemanı böyle çalıyorsan...) Doğru diyalog şöyle olmalıdır: Cigavuz: Biraz cukkayı doğrultayım bu mafiz işleri bırakacağım. Cigavuz'un zarf attığı gacı: Bitirim bırakmaz mola verir... Muskalı Zip, Nakavt Nedim, Muskalı Zip'in en yakın arkadaşı; Tanrının şehrinin en delikanlı adamı Cigavuz alemlere veda edecek, göçecek. Fakat hayaller de alemin içine doğru olmalıdır. Ortalıkta dışarı çıkmaya engel olan tanrısal bir merkez kaç kuvveti vardır. İcabında ilahi adaletsizlik devreye girer. Şehir parça parça Kaçınılmazdır çatışma: 6.000 ölü çocuk, esnafın kışkırtması. Roket'in abisi ve Kasap Dursun'un güzel karısı; Dursun karısını canlı canlı gömmüş. Roket'in abisinin cansız vücudu kaldırımda yatarken okula giden çocuklar mahallenin abisinin delik deşik cesedini seyretmişler. Aynı çocuklar biraz sonra okulun bahçesine Japon kalesi kurup maç yapmışlar. Sigaralarını tüttürmüşler. Ölüm, aşk, şiddet-rüşvet-çirkef ve yıkım. Şiddet ve yıkım bir hayat biçimidir ve dozajı artmaktadır. Hız, çakılış ve kaçınılmaz bir akibet olarak ölüm yeni bitirimlerin bitmez tükenmez enerjisi olur. Yoksulluk ve şiddet dönüşür dönüştürür... Seyirciyizdir; pasif ve bağımsız kalmak uğruna. Sonrasında bir şekilde yırtmadan önce ve yırttıktan sonra olup bitenin hep içindeyizdir. Aşinayızdır; bitirimiyle ve bitirileniyle o çocuklarla birizdir. Tanrının şehrinin dışında hayat donuk, renksiz ve durağan. O, şehrini; eylemliliğin kendisini-ateşi ve dumanı hep özleyecektir...


Adnan Türkoğlu