Perşembe, Ocak 31, 2008

YAŞAM ÇİZGİLERİ


Salvador Dali'yi bilirsiniz. Çılgın ressam. Gerçeküstücülüğünü, resimdeki aykırılığı, uçukluğu benimsemiş bu ressamın en büyük özelliği; yatağının başucunda her an çizilmeye, boyanıp bezenmeye hazır bembeyaz bir tuval ve yanında tüp tüp boyaların bulunmasıymış. Uyandığı anda düşleriyle o anki ruh halini birleştirerek kimi zaman tabakta Hitler kafasını, kimi zamanda uzaktan bakıldığında dağ yakından incelendiğinde ise köpek kafasını yada su içen fillerin yansımasının kuğu olarak görünmesini aktarmış tuvaline; o uykusuz, saçları darmadağınık ve fırça tutan ince uzun parmaklı görüntüsüyle.

Bir de Dalvador Sali var. Onu da çoğunuz tanımazsınız. Yazar. Çılgın yazar. Uykudan uyanıp kaleme sarılarak histeri nöbetine tutulmuş gibi düşlerini günümüze aktaran çılgın yazar. Bu yazarın en büyük düşmanı ressam Salvador Dali, Salvador Dali'ninki ise yazar Dalvador Sali'ymiş. Ne de olsa biri düşü yazıya almak isterken diğeri resimlendiriyormuş.

Salvador Dali uzun süren yorucu gecelerin birinde Dalvador Sali'yi yok etti. Artık resminde özgürdü. İnce çizgilerden kurtulup, fırça darbelerine kavuşmuştu. Dali hiçbir zaman Sali'yle savaşının o uçuk resimleri üretmesine neden olduğunu anlayamadı. Sali'nin yokedilişinden sonra Dali hiç resim yapmadı. Sürekli koma halinde geçen on gün sonunda artık Dali de yoktu.

Dali'nin; ölmeden önce yatağında doğrulup çevresindekilere yüzünde tatlı bir gülümsemeyle bakarak " bana bir kalem verin " dediği söylenir. Belki yazmak belki de resimlemek için gelen bu son istek ne yazık ki sonuçsuz kalmıştır.

CEM SARVAN