Cuma, Haziran 24, 2005

GİTME ZAMANI

Gidiyordu. Bilmediği karanlık bir yolda, gecenin artığı bir kaldırımda, hızlı ama koşmadan, emin adımlarla ama bilmeden, görerek ama bakmadan gidiyordu. Göz göre göre gidiyordu.

Arkasından koşuyorum. Yetişemiyorum. Öyle hızlı ki! Buraları bilmez ki! Nereye gidiyor? Ne oldu? Neden gidiyor?

Gidiyordu. Emir büyük yerdenmişçesine, gözleri bakmadan, gidiyordu.

Bilirmiş gitme zamanını. Yalnız olmak istermiş giderken. Gidişini kimse görmesin istermiş. Bilirim de inanamam. Bu gidiş, o gidiş olamaz! Koşuyorum. Korkuyorum. Acı çekiyor, biliyorum.

Gidiyordu. Acı çekiyordu. Arkasından gelen ses uzaktı. Kaldırımda çöp karıştıran kedi uzaktı. Giden o muydu? O nerdeydi? Varla yok arası bir sokakta, gözden kayboluverdi.

Korktuğum oldu işte! Kayboldu. Bu sokak burada var mıydı?

Bilinmez bir sokağın sonunda, bilinmez bir evin, bilinmez bahçesine girdi. Yanlış yapmıştı, bilmeden kapana dalmıştı, kaçacak yeri kalmamıştı. Kapan olan bahçede bir o yana, bir bu yana dağılırken parça parça, gidemiyordu. Acı çekiyordu. Yorulmuştu. Gidemiyordu.

Gidemez! Gitmesine izin veremem! Acı çekiyor. Onu bırakamam. Sarılıyorum. Gitmesin diye yalvarıyorum. Korkuyorum. Acı çekiyorum. Kaybetme dehşeti sarmış dört yanımı; herşeyi yaparım diyorum. Diren, diyorum, bak, topluyorum bütün parçaları. Beni bırakma, diyorum.

İlk değil bu gidişi! Korkup kaçmıştı bir kez. Bir gün, bin gün olmuştu. Güvenemeyip döneceğine, aramıştım heryerde. Dönünce, katlanmıştı sevgimiz, kalsa da izi korkunun.

Gidemez! Kalması için herşeyi yaparım.

Gidemiyordu. Koşulsuz severdi. Koşulsuz teslim oldu. Kalacaktı.

Gitmedi. Kaldı. Acım ağır basmıştı.

Onca yolu gitmişken, hergün bir adım, her adım için yalvara yalvara, döndürdüm onu geriye. İstediğim olmuştu. Olmaz denilen olmuştu. Çok isteyince, zorlayınca, olmuştu işte. Gitmemişti, dönmüştü.

Kalan o muydu? Bedeni içi boşaltılmışçasına geziniyordu. Gözleri bakıyor ama görmüyordu. Tanıdık bir ışık parlıyorduysa da zaman zaman, o bir yabancıydı artık. Çok istendiği için kalmıştı ama, gitmekteydi aklı.

Aklı gitmekte, biliyorum. Gözleri renksiz, bakışları uzaklarda...Bıraksam gidecek, hissediyorum. Gözüm üstünde, bırakmıyorum.

Zaman unutturuyor korkuları. Gözleri parlayınca arasıra, gitmeyi unuttu sanıyorum. Bırakıyorum kendi haline. Gitmez diyorum. Salıveriyorum hatta.
Gözümü ayırıveriyorum bir an! Ve o bir an, arkamı döndüğümde, sesler duyuyorum:

Gidiyor, diyorlar.

Gidiyordu! Bu kez kesin kararlı!

Bu kez gidiyor! Kaçmadı, bekledi. Vedalaşmak istedi. Sarıldım, gitme, dedim. Gözü değdi gözüme. En sıcak, en tanıdık bakışıyla, bu kez bırak dedi, izin ver de, gideyim.

Kucağımda sıcaklığı, gözümde o yalvarışı, avcumda bir tutam toprak kaldı.

VİLDAN ERTÜRK